A SIMPLE KEY FOR SOHBET UNVEILED

A Simple Key For sohbet Unveiled

A Simple Key For sohbet Unveiled

Blog Article

Konya ahalisinden pek çAlright kişi, İlyas Çaha-Yusuf Şar Bankası’na gelerek kredi ihtiyaçlarını temin etmişlerdi. Müşterilerine güleryüz gösteren banka Osmanlı Bankası’nın müşterine sağladığı her hizmeti verdiği gibi üstelik de bunu daha az bir ücret karşılığı yaparak, Ziraat Bankası’ndan sonra Konya’nın en önemli mali kuruluşlarından birisi olmuştu. Ancak bu durum I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla değişmiş, mali güçlerini artworkıran İlyas Çaha-Yusuf Şar Bankası, İngiliz ve Yunan elçilikleri ve İtilaf devletlerinin tesirinde kalarak onlardan gördükleri destekle Konyalılar üzerinde siyasi baskı kurmaya başlamışlar, yıllarca birlikte yaşadvertisementıkları komşularına dahi hoş olmayan tavırlar sergilemeye başlamışlardı.

Daha sonraki bir dönemde bu fotoğrafta mevcut olduğu görülen girişteki üçgen alınlıklı revak ortadan kaldırılmıştı. O üçgen alınlıkta binanın kitabesi yer almaktaydı. Bugün kayıp olan bu kitabede, Sultan II. Abdülhamid’in Tuğrası, altında “Padişahım çok yaşa”, onun altında da “Sanayi Mektebi inşaatına memur izzetlu Şefik Bey” ve “1316” tarihi yazılmıştı.

Kesme taş ile yığma yapı tekniğiyle yapılan E tipi planlı okul, bodrum kat üzerine iki katlı olarak inşaa edilmiştir.

“Nizamiye nam-ı diğer Nalıncı namıyla maruf medrese çAlright zaman evvel yola kalb edilmiş ve hatta fazla kalan bir kısım arsasına da evler yapılmak suretiyle şekl-i aslisi büsbütün değiştirilmiştir.

Yusuf Şar’ın varisleri Fuad ve Behçet Şar beylerin, Konya’da halk arasında “Enseli” ya da “Sarayli” olarak adlandırılan, dünyada ise “Seljuk Fantail” “Seldjuken tümmler” olarak bilinen ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin de beslediği bilinen, Konya yöresine özgü Selçuklu güvercinlerine ilgi duydukları ve sahip olup besledikleri anlatılır.

Çalışkan ve uyanık Konyalıların bilhassa medeni giyimin kullanımında gösterdikleri istek ve hassasiyet ayrıca kayda değerdir. Konya gençliğinde ve mekteplerde gördüğüm hayat eseri ve faaliyetleri takdir ediyorum.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin dost ve akrabalarına, özellikle de Selçuklu Emir ve Vezirlerine nasihat için yazdığı, dördü Arapça diğerleri ise Farsça olan 147 adet mektuptan oluşan ve ölümünden sonra biraraya getirilen “Mektûbât veya Mekâtîb” advertı verilen eserinde, Emir Seyfettin Karasungur’dan bahsedilmektedir.

Gördüğümüzde biliriz filanca şehirdedir ya da memlekettedir O. Kızkulesini, Galata kulesini, camilerin oluşturduğu o muhteşem silüeti görürürüz ve biliriz orası İstanbul’dur, Türkiye’dir. Öyledir, bazı binalar o şehirlere, memleketlere mal olur, sembolleşir; Eiffel’i görürüz biliriz Paris’tir, Fransa’dır, kırmızı iki katlı otobüsü, massive Ben’i görürüz de biliriz İngiltere’yi Londra’da olduğunu, Hürriyet Heykeli Big apple’tur Amerika’dır, Piramitler Mısır’dır, Kahire’yi hatırlatır.

arapça kitabe yer alır. bir zamanlar renkleri ve süslemesi ile eşsiz olan sandukasından günümüze pek birşey kalmamıştır. Türbenin dört yüzünde küçük havalandırma ve ışıklık pencereleri vardır. Türbenin Ziyaeddin Karaarslan’a ait olduğu sanılmaktadır.

Betonarme karkas olarak inşaa edilen bina bir bodrum, zemin, birinci ve teras kat olmak üzere dört katlıdır.

Bilgi dağarcığım ablama sorduğumda hatırladığı kadarıyla bu evin Hatice (teyze) Sancıoğlu’na ait olduğunu, o vefat ettiğinde kendi çocukları olmadığı için evlatlık edindiği Fatma isimli click here kızına kaldığı bilgisini aldım.

Alttaki resimde günümüz hali görülen evin en dikkat çeken değişikliği, birinci kat balkonunun ferforje korkuluğudur. Restorasyon sırasında Betonarmeye dönüştürülmüş olabilir.

İnşaa edildiği yıllarda açık balkon olarak yapılan kapı üzerindeki çıkma, daha sonraki yıllarda ahşap doğrama ile kapatılarak, camlanmış ve iç mekana katılmıştır.

Giriş cephesindeki asimetrik düzen ve kaplama gibi duran mermer işlemeli taşların aslında tuğla duvarın içerisine kadar gömülü olması ve eski fotoğraflarda da aynı şekilde görünmesi bu işlemeli taşların devşirme (yıkılan başka bir mimari yapıdan alınmış) olduklarını düşündürmektedir. Kapı üzerinde mermer üzerine sülüs ile arapça bir kitabe yazılmıştır. Kitabede; “Bu buk’ayı* 824 (1421) yılında Mehmed İbn-i Alâ-ed-din’in hükümdarlığı zamanında - Allah memleketini muhalled** etsin - hayrat ve hasenat sahibi Hatıplı Hacı Has Bey oğlu Mehmed - Allah şanını yüceltsin - inşa etti ve Dâr-ül-huffâz yaptı.” diye yazmaktadır.

Report this page